TÜMTİS Yöneticilerinin Sendikal Örgütlenme Nedeniyle Cezalandırılması Kabul Edilemez!

TÜMTİS sendikasının Ankara şubesinin 14 yönetici ve üyesinin, Özel Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “üye işçilerin sayısını çoğaltmak” suçunu işledikleri gerekçesiyle 6 yıla varan cezalara çarptırılmış olması, sendikal hareket açısından utanç verici ve kabul edilemez bir durumdur!

Mahkemenin bu kararı pek çok açıdan sorunludur ve maalesef Türkiye işçi sınıfı hareketinin içinde bulunduğu durumu bir kez daha açığa çıkartmış olmaktadır. Burada yargılanan ve ceza alanların sadece TÜMTİS yöneticileri olmadığının bilince çıkartılması gerekir. Aslında TÜMTİS sendikası şahsında tüm mücadeleci sendikacılar ve işçi örgütlerine gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Mahkemenin kararını ve bu kararın gerekçelerini başka türlü okumak mümkün değildir.

Böylesi bir kararın hukuk çerçevesi içinde verilmediği ve sonuna kadar siyasi bir amaç taşıdığı aşikârdır. İktidara geldiği günden beri işçi sınıfının ve örgütlerinin aleyhine olan politikalara imza atan AKP hükümeti, ekonomik krizin ve savaşların tüm dünyayı sardığı bu süreçte, gittikçe daha fazla köşeye sıkışmakta, sıkıştıkça da saldırganlaşmaktadır. Avrupa’da ve Arap coğrafyasında olduğu gibi yükselen bir toplumsal hareketten korkan AKP hükümeti, bir yandan işçi sınıfına yönelik saldırıların, hak gasplarının, anti-demokratik ve baskıcı uygulamaların dozunu artırmakta, diğer yandan da buna karşı gelişen tepkilerin mücadele alanlarına dökülmesinin önünü almaya çalışmaktadır. İşte mahkemenin verdiği kararın anlamı budur. Bu karar, Özel Yetkili Mahkemelerin kimin için ve ne amaçla kurulduğunu da açıkça gözler önüne sermiştir.

Ancak gerek özel yetkili mahkemeler ve gerekse de AKP hükümeti şunu çok iyi bilmelidir ki, sendikal örgütlenme hakkı, işçi sınıfının en temel hakkıdır ve Türkiye işçi sınıfı da, zorlu mücadeleler sonucu elde ettiği bu hakkı sonuna kadar savunacaktır. TÜMTİS sendikası, yöneticileri ve üyeleriyle bu direngen duruşu zaten göstermektedir. Bu mücadelede TÜMTİS sendikası yalnız değildir. Tüm emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve sendikaların bu kavgada TÜMTİS’in yanında olması gerektiği açıktır. Saldırı işçi sınıfının örgütlenme hakkına yapılmış bir saldırıdır ve ancak tüm emek örgütlerinin ortak mücadelesiyle savuşturulabilir. Bu açıdan, Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği (DAD-DER) olarak, gerek yasal süreçlerde ve gerekse de fiili mücadele alanında, bizim gibi ITF üyesi olan kardeş sendikamız TÜMTİS’in sonuna kadar yanında olduğumuzu buradan ilan ediyoruz.

Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği (DAD-DER) Yönetim Kurulu