Deniz Kültürü Derneği tarafından “İklim Değişikliği ve Çevre” konulu sempozyum düzlendi

DAD-DER, Deniz Kültürü Derneği tarafından 19.11.2025 tarihinde düzenlenen “İklim Değişikliği ve Çevre” konulu sempozyuma katılım sağlamıştır. Üç oturumdan oluşan sempozyumda, iklim değişikliğinin denizler, insanlar ve denizcilik sektörüne olan etkileri tartışılmıştır.

Bilindiği üzere Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), 2023 yılında kabul ettiği  “2023 IMO Strategy on Reduction of GHG Emissions from Ships” ile uluslararası deniz taşımacılığında yaklaşık 2050’ye kadar net sıfır sera gazı emisyonu hedefine yöneldiğini açıkladı. Bu çerçevede, kısa vadeli düzenlemeler (EEXI ve CII gibi enerji verimliliği standartları), orta vadeli ekonomik araçlar (olası karbon fiyatlaması ve piyasa bazlı önlemler) ve uzun vadeli teknolojik dönüşüm (alternatif yakıtlar, enerji verimli gemi tasarımları, sıfır karbonlu tahrik sistemleri) içeren çok katmanlı bir politika seti öngörmektedir. IMO’nun temel yaklaşımı, küresel ticaretin devamlılığını korurken sektörün bütünsel bir “karbonsuzlaşma” sürecine sokulması yönündedir.

Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) ise, iklim değişikliğini IMO’nun aksine yalnızca çevresel bir sorun olarak değil, aynı zamanda denizcilik sektöründe çalışanların emek, güvenlik ve geçim koşullarını doğrudan etkileyen sosyoekonomik bir kriz olarak görmektedir. ITF, karbonsuzlaşma hedeflerini desteklemekle birlikte bu sürecin “adil dönüşüm” ilkesi doğrultusunda yürütülmesini savunmaktadır. Buna göre yeşil dönüşüm politikaları, işçilerin haklarını, istihdam güvencesini, yeniden eğitim süreçlerini ve iş sağlığı–güvenliği standartlarını da gözetmelidir.

Bu vesileyle, DAD-DER olarak iklim krizine yönelik çözüm arayışlarının, denizcilik ve lojistik sektöründe çalışanların güvenlik ve sağlık koşulları gözetilerek yürütülmesinin elzem olduğunu hatırlatmak isteriz.

Zira iklim politikaları çoğunlukla yalnızca sera gazı emisyonlarının azaltılmasına odaklanmaktadır. Oysa en temel örnekle, liman ve gemi personeli SOx, NOx, partikül madde ve yakıt buharına uzun süreli ve yoğun biçimde maruz kalmaktadır. Buna ek olarak, aynı amaç doğrultusunda amonyak ve metanol gibi alternatif yakıtların kullanımına geçiş öngörülmekte olup, bu yakıtların gemi personeli açısından ciddi toksisite ve güvenlik riskleri barındırdığı bilinmektedir. Bu nedenlerle IMO’nun iklim krizi kapsamında öngördüğü eylem planına, işçi sağlığına yönelik söz konusu maruziyetlerin de çevresel bir gösterge olarak dâhil edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Uluslararası deniz taşımacılığının karbon nötrlüğe geçiş sürecinde sıklıkla atıf yapılan ‘adil geçiş’ kavramının da bu bağlamda somutlaştırılması gerekmektedir. Zira gemi çalışanları açısından eğitim, iş güvencesi, ücret kaybının önlenmesi, mesleki dönüşüm süreçlerinin desteklenmesi ve bayrak devletlerinin baskılarına karşı bağlayıcı güvencelerin oluşturulması, adil geçişin ayrılmaz bir unsuru olmalıdır.