Sağlık-1 Botu’nda Patlama

Çanakkale’de Hudut ve Sahiller Sağlık Müdürlüğü’ne ait bir botta yaşanan patlamada yaşamını yitiren sağlık personeli Ahmet Seçkin’in ölümü, yalnızca bir kişinin değil, deniz çalışanlarının tamamının güvenliğini sorgulatan bir olaydır. Henüz 34 yaşında olan ve üç ay sonra evlenmeye hazırlanan Ahmet’in, çalıştığı bot için defalarca “bu tekne eski, sıkıntı var” diyerek uyarıda bulunduğu çalışma arkadaşları tarafından dile getirildi. Ancak bu uyarılara rağmen, yaşanan patlama, Ahmet Seçkin’in hayatını kaybetmesine neden olurken, olayda ağır yaralanan Semih Çetin’in (23) durumu ise hâlâ ciddiyetini koruyor.

Olayın ardından hem Ahmet Seçkin’in mesai arkadaşları hem de farklı illerde görev yapan deniz çalışanları tepkilerini dile getirdiler. Açıklamalarda, benzer şikâyetlerin sürekli göz ardı edildiği, teknelerin yıllardır eksiklerine rağmen ve düzenli bakımları yapılmadan kullanıldığı, koruyucu ekipmanların yeterli olmadığı belirtildi. “Bu sadece Ahmet’in değil, hepimizin başına gelebilirdi” diyen bir sahil sıhhiye personeli, yaşananları ihmaller zincirinin sonucu olarak tanımladı. Deniz çalışanları, “yarın sıra hangimizde” sorusunu yüksek sesle dile getirirken, yalnızca Çanakkale’de değil, tüm kıyı illerinde görev yapan personelin benzer risklerle çalıştığına dikkat çekti.

Valilik olayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığını duyurdu, ancak çalışanlar bu adımın sorumluların cezalandırılmasını ve yapısal değişiklikleri garanti etmediğini ifade ediyor. Uyarıların görmezden gelinmesi, iş güvenliği mekanizmalarının işlememesi ve teknelerin periyodik bakımlarının yüzeysel ya da eksik yapılması, bu kaybın önlenebilir olduğunu bir kez daha gösterdi. Uzmanlar, teknelerin sadece görev araçları değil, aynı zamanda personelin yaşam alanı olduğunu vurgularken, bu araçların bakım ve kontrolünün bir formalite değil, bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor.

Ahmet Seçkin’in ölümü, tüm deniz çalışanlarının ortak kaybı olarak hafızalara kazınmıştır. Yıllarını bu göreve vermiş genç yaşında bir sağlık emekçisinin uyarıları dikkate alınsaydı, bugün yaşıyor olacaktı. Yaşanan bu vahim olay, ihmallerin bedelinin canla ödendiği bir sistemi gözlerimizin önüne seriyor. Artık kimse “bilinmeyen bir arıza” ya da “tekil bir kaza” bahanesiyle bu ölümleri meşrulaştırmaya çalışmamalıdır. Her uyarının dikkate alındığı, her çalışanın can güvenliğinin sağlandığı bir sistem kurulmadıkça, Ahmet Seçkin’in adı hep aynı soruyla anılacak: “Ölümü gerçekten engellenemez miydi?”

Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği olarak daha güçlü bir denetim sistemi, etkin bir şikâyet mekanizması ve gerçek anlamda iş güvenliği için dayanışma içinde hareket etmemiz gerektiğinin altını çiziyoruz. “Ahmet için, hepimiz için” örgütlenmeli, bu kaybın unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için tüm deniz çalışanları olarak birlikte mücadele etmeliyiz.