Üç Denizciden Biri Yasadışı İşe Alım Komisyonlarına Tabi Tutuluyor!

Deniz çalışanlarından işe yerleştirilmeleri karşılığında komisyon alınması uygulaması ne yazık ki bitmiş değil, aksine yaygınlaşarak devam ediyor. ITF, MLC-2006 ve ILO’nun ilgili diğer konvansiyonlarında işe yerleştirme karşılığında herhangi bir ücret alınmaması gerektiği belirtilmesine ve bununla ilgili denetimlerin, bildirim sistemlerinin oluşturulmasına rağmen hâlâ bu tür vakalarla karşılaşıyoruz. İnsan Hakları ve İş Dünyası Enstitüsü (IHRB) ve bir işe alım platformu olan TURTLE tarafından yapılan bir çalışma her üç denizciden birinin yasadışı işe alım komisyonlarına tabi tutulduğunu ortaya koyuyor.

IHRB ve TURTLE tarafından işe alım süreçleri hakkında 2.600 denizci ile bir anket yapıldı. Anket sonucunda denizcilerin yaklaşık yarısının işe yerleştirilme karşılığında aracı kuruma 500 ile 5.000 dolar, bir kısmının da 10.000 dolar komisyon ödediği ortaya çıktı.

Karşılaştığımız örnekler Filipinli ve Hindistanlı deniz çalışanlarının daha fazla maruz kaldığını gösteriyor. Bir şirketin Filo müdürü ile bir manning firması arasında masa altından para transferine şahit olduğunu söyleyen Filipinli bir fitter, bu parayı vermezsem bir sonraki gemiye katılışım için çok fazla beklemem gerekecek diyor.

Yapılan çalışmada, yasadışı işe alım yapan simsarlar tarafından “pay to play” diye bir model oluşturulduğu ve işe alımın donanıma göre değil parayı verene göre şekillendiği belirtiliyor. Deniz çalışanlarının iş bulabilmek için bu ödemeyi yapmak zorunda bırakılmaları, onların mental sağlıkları üzerinde de ciddi etkiler yaratıyor.

Staj yapacak bir gemi bulmanın çok zor olduğu denizcilik sektöründe bilinen bir gerçek. Stajlarını yapıp gemilerde bir an önce çalışmaya başlamak isteyen öğrenciler de ne yazık ki bu sistemin yarattığı sömürüye maruz kalıyorlar. Bir denizci olarak çalışma hayatının zaten zorluklarla dolu olduğunu söyleyen Hindistanlı bir stajyer, maddi zorlukların ve sevdiklerine bakma yükünün duygusal olarak kendilerini daha da zorladığını ifade ediyor. Bir denetim sırasında karşılaştığımız ve staj için çıktığı gemide 13. ayını dolduran Hindistanlı bir stajyerin içinde bulunduğu ruhsal çöküntü bu ifadeleri ve gerçekliği karşılar nitelikte.

Yapılan çalışma deniz çalışanlarının %80’nin bu yasadışı uygulamayı yetkili kurumlara bildirmediğini, daha acısı da birçoğunun bu kesintinin yasadışı olduğunun farkında olmadığını ortaya koyuyor. Milliyeti, rütbesi, çalıştığı gemi türü fark etmeksizin, her üç gemi çalışanından biri bu sömürü sisteminden etkileniyor. Öyle ki, bütün işi bu olan ve denizcilikte simsar diye adlandırılan kişiler, şirketler, aracı kurumlar türemiş durumda. Bunların sayısı da her geçen gün artıyor. Karşılaştığımız bir örnek bunu somutlaştırmak adına faydalı olacaktır. Türkiye’de bulunan ve tutuklu olan bir gemiye Hindistan’dan personel gönderen yine Hindistan’da yerleşik bir aracı kurum gönderdiği her rating başına 2-3 bin dolar, her zabit başına da 4-5 bin dolar para istiyor ve bunun gemiye gönderilecek denizciler tarafından peşin ödenmesi gerekiyor. 10 kişilik bir personel değişiminde ortalama 35-40 bin dolar gemi çalışanlarının sırtından birilerinin cebine akıyor.

Otonom gemilerin ve yapay zekanın konuşulduğu denizcilik sektöründe böylesi sömürü sistemlerinin varlığını hâlâ sürdürüyor olması, denizcilik sektörünün ayıbıdır ve buna bir son verilmesi gerekmektedir. Bu sömürüyü ortadan kaldırmak için deniz çalışanları örgütü olarak bizler üzerimize düşeni yapıyoruz. Şirketlerin de bu tür uygulamalara prim vermemeleri; gemilerinde personel istihdam etmek için kullandıkları aracı kurumları iyi seçmeleri ve bu suça ortak olmamaları gerekmektedir.

ITF’in bu tür kurum ve uygulamaları engellemek adına oluşturduğu “ITF ShipBeSure” sistemi ile aracı kurumlar sorgulatılabilir veya ihbarda bulunulabilir.