Terkedilmiş gemilerde sorumluluk kimde?
Muhtemelen, mali bunalımların etkilerine gemiadamları kadar maruz kalan başka bir işçi grubu yoktur. Her yıl yüzlerce gemiadamı parasız, kumanyasız, susuz kaderlerine terk edilmektedir. Asya, Afrika ve Doğu Avrupa’dan binlerce yoksul işçi düzenli bir maaş alma ümidiyle denize çıkıyor. Birçoğu, pervasız işletmecilerin elindeki elverişli bayrak taşıyan gemilerde çalıştırılıyor ve kısa zamanda sorunlarla karşılaşıyor.
Maaşlar geciktiğinde veya geminin işleyemesi için gerekli harcamalar yapılmadığında alarm zilleri çalmaya başlıyor. Bir sonraki ay yatar, halledeceğiz gibi vaatlerle oyalanıyorlar. Daha sonra kâbus başlıyor. Evden binlerce kilometre uzakta gemi sorunlarla karşılaşıyor veya yetkililerce denize elverişsizlik nedeniyle tutuklanıyor. Birden işletmeciye tüm irtibat kesiliyor; belki şirket iflasa sürükleniyor. Kim bilir belki binlerce dolar maaş alacağınız var, eve dönebilecek paranız dahi yok. Yemek, su, yakıt hepsi tükenmeye başlıyor ve giderek anlıyorsunuz ki şirket değil maaşınız, en temel insani ihtiyaçlarınızı bile karşılamayacak. Kaderinizle baş başasınız. Belki içinizden şöyle geçiyor: kontratınız yok; kim nasıl ispatlayacak bu gemide çalıştınız mı çalışmadınız mı? En iyisi beklemek ve paranızı aldıktan sonra eve dönmek… Ancak bu bekleyiş sonsuza kadar da sürebilir.
Uluslararası sözleşmelere göre, terk edilme durumunda gemiadamlarının yurtlarına iadesinin ayarlanması ve karşılanması bayrak devletinin sorumluluğu altındadır. Yaşanan birçok vakada görüldüğü gibi gerçekte ise, geminin mürettebatı, onların davasını savunan sendikalar ve diğer kurumlar karşılarında herhangi türden bir yardım sağlayacak bir yetkili bulamamaktadır. Yüzlerce kaderlerine terkedilmiş gemiadamı, perişan koşullar altında aylarca, sağdan soldan verilen yemek ve yakıt sayesinde yaşamakta; nasıl hayatta kalacaklarını, bırakın ailelerine bakmayı, onları bir daha görüp göremeyeceklerini düşünmektedirler.
ITF’in uğraştığı onlarca terk edilme vakasının birçoğunda, ne armatörün ne de bayrak devletinin (kimi vakalarda konsoloslukların) temel vazifelerini yerine getirme konusunda istekli olmadığı gözlenmiştir.
Birleşmiş Milletlerin denizcilik ile ilgili kolu IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) terk edilme sorununa dikkat çekmek için çeşitli girişimlerde bulundu. Büyük çaplı son girişimi, hiçbir sigorta şirketinin sigortalamadığı ancak yine de çalıştırılmalarına izin verilen denize elverişsiz gemilerde hizmet veren savunmasız işçilere mali güvence sağlama tasarısıydı. Endüstri içinde asıl pay sahibi olanların desteği olmaksızın elbette böylesi bir tasarının hayata geçme şansı pek azdır.
Mücadeleci sendikalar, gemiadamlarının refahı için hükümetlerin ILO sözleşmelerini ve yönergelerini onaylamaları ve uygulamaları yönünde lobi faaliyetleri yürütüyorlar. Bu arada, mali sıkıntı yaşayan, standartaltı gemiler işleten veya maaş ödemesi konusunda kötü bir üne sahip şirketlerden uzak durulması yönündeki tavsiyelerini de sürdürüyorlar. Kimi zaman, devletlerin uzak bir limanda kaderlerine terk edilen vatandaşlarına karşı duyarsızlığı konusunda medyanın ilgisini çekmeyi başarıyorlar; kimi zaman da hükümet politikalarına nüfüz etmeyi başarıyorlar. Örneğin Romanya’da, gemiadamlarına iş sağlayan simsar acentelerine bir düzenleme getirilmesinde sendikalar etkin rol oynadı.
Gemiadamlarının terk edilmesi meselesine dair duyulan endişeler, IMO ve ILO’nun yer aldığı bir ortak çalışma grubunun kurulmasına yol açtı. Kasım 2001’de her iki örgüt, gemiadamlarının terk edilmesi halinde mali güvence sağlanması için bazı yönergeler onayladı. Bu çabanın arkasında standart altı gemi işletilmesinin önüne geçilmesi ve gemiadamlarının sosyal himaye altına alınması amacı yatıyor. Ortak çalışma grubu aynı zamanda, gerek resmi gerek IMO veya ILO’da gözlemci veya danışman statüsünde faaliyet gösteren –ITF gibi- gayri resmi kuruluşlar tarafından terk vakalarının duyurulması için bir mekanizma kurulmasını sağladı.
http://www.ilo.org/dyn/seafarers/seafarersBrowse.Home?p_lang=en
Vakalarının duyurulması, meselenin boyutlarını yansıtma işlevinden öte, aynı zamanda ITF ve diğer ilgili kurumların gemiadamlarına yardım etmesi konusunda bayrak devletlerine IMO nezdinde basınç oluşturmasını sağlıyor.