Batı Afrika’daki korsanlık hakkında bilmeniz gereken 10 şey
Denizcilik istihbaratı, soruşturma ve kriz yönetimi alanında uzman bir şirket olan Gray Page’in istihbarat başkanı Jim Mainstone yazdı.
- Batı Afrika’da çeşitli denizcilik suçları işlenmektedir, ama bunlardan sadece ikisi korsanlık olarak kabul edilebilir: ‘kargo hırsızlığı için gemi kaçırma’ ve ‘fidye için adam kaçırma’.
- Kargo hırsızlığı için gemi kaçırma geleneksel olarak Benin Körfezi’nde (özellikle Lagos/Cotonou/Lome alanında) yoğunlaşmıştır, ancak bunun batıya ve güneydoğunun daha da ilerlerine doğru kaymakta olduğuna dair işaretler bulunmaktadır.
- Fidye için adam kaçırma geleneksel olarak Nijer Deltası bölgesinin güneyinde, Bonny Körfezi’nde yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte, diğer bazı alanlarda, sözgelimi Kamerun açıklarında denizde adam kaçırma vakalarına şahit olunmuştur.
- Fidye için adam kaçırmanın tarihi hem kargo hırsızlığı için gemi kaçırmanın (Aralık 2010’dan bu yana) hem de Somali’de korsanlığın yükselişe geçmesinin (2007 yılının sonundan bu yana) tarihinden daha eskidir. Bu, korsanlığın, genellikle Nijer Deltası’ndaki militan grupların içinden türemiş olan suç çeteleriyle bağlantılı, daha az karmaşık bir biçimdir. Hareketsiz ya da yavaş hareket eden gemiler ve platformlar en fazla risk altında olanlardır.
- Gemileri kargoları için kaçıran korsanlar, Batı Afrika karaborsasında, özellikle Nijerya’da kolayca satılabilen petrol ürünleriyle yüklü tankerleri hedef alma eğilimi göstermektedir. Değerli kargolar petrol, dizel ve uçak yakıtıdır ve çalınan miktar genellikle 3-8.000 metre küptür (metre küp değeri yaklaşık olarak 1.000 ABD dolarıdır). Korsanlar buzdağının sadece görünen kısmıdır – görünmeyen kısımda merkezi Nijerya’da olan, denizcilik deneyimine, yasadışı hafif teknelere, depolama ve dağıtım olanaklarına ve para aklama tesislerine sahip olan, karmaşık bir örgütlü suç şebekesi yer almaktadır.
- Kargo hırsızlığı için gemi kaçırma vakalarında korsanlar ve onların arkasında yer alan suç şebekeleri, hedef geminin adı, konumu ve yüklü olduğu kargo türünü içeren özel istihbarata sahiptir. Bazı vakalarda, kargonun bir gemiden ötekine aktarılması gibi yerel tanker operasyonlarında yer alan yolsuzluğa bulaşmış kişiler, belirli bilgileri korsanlara aktarabilmektedir. Korsanlar gemiye genellikle en savunmasız olduğu sırada – geceleyin, demir tararken ya da gemiden gemiye aktarma yaparken – saldıracaklardır. Korsanlar gemilere merdivenler ve aynı zamanda zayıf bir biçimde döşenmiş olan dikenli telleri çekip ayırmak için de kullanılabilen kancalı yelken direklerini kullanarak çıkmaktadır. Kimi zaman mürettebata karşı şiddete başvurdukları da görülmektedir.
- Batı Afrika’daki korsanlık Somali’deki korsanlıktan farklıdır. Örneğin, Benin Körfezi’nde gemiden gemiye aktarma yapan bir tankerin maruz kaldığı tehdit, aynı tankerin Hint Okyanusu’ndan geçerken maruz kaldığı tehditten farklıdır. Aynı şey, alınması gereken uygun karşı önlemler için de geçerlidir. Dolayısıyla, Batı Afrika’daki kaptanlar gemilerinin karşı karşıya olduğu tehdit(ler)i, yaptıkları gemi harekâtlarına kendilerini nasıl savunmasız hale getirebileceğini ve riski gerçekten azaltacak olan karşı önlemleri iyi bir biçimde kavramalıdır.
- Batı Afrika’daki bazı korsanlık eylemleri, başka türden denizcilik suçlarının değişime uğramış halidir. Örneğin, başlangıçta gemiyi soymayı veya kargoyu çalmayı tasarlamış olan suçlular, mürettebatı kaçırmaya yönelebilmektedir. Ayrıca, bazı gemiler, başlangıçta mürettebatla dolandırıcılık ya da karaborsa faaliyetleri içine girmiş olan suçlular tarafından kaçırılabilmektedir.
- Batı Afrika’daki mevcut silahlı koruma seçenekleri, Hint Okyanusu’ndakilere kıyasla sınırlıdır ve çeşitli belirsizlikler içermektedir. Bir gemi sahibinin silahlı muhafız kullanmanın uygun olup olmadığına karar verirken dikkate alması gereken birçok etken bulunmaktadır: hukuk, sigorta, bayrak devleti, geminin ve mürettebatın güvenlik açığı ve bu hizmeti verecek olan şirketin kalitesi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Pratik açıdan bakıldığında, bölgedeki bazı silahlı muhafızların güvenilirliği ve ehliyeti konusunda endişeler bulunmaktadır. Ayrıca, silahlı muhafızların birçoğunun kaçınılmaz olarak polis veya donanma personeli olacağı göz önüne alındığında, yaşanabilecek herhangi bir olayla (örneğin, bir mürettebat üyesinin silahlı bir güvenlik görevlisini yaralaması halinde veya tersi söz konusu olduğunda) ilgili olarak devletin hesap verilmesi gereken bir durum olduğunu düşünmesi durumunda, gemi sahibi, gemi veya mürettebata karşı ne tür eylemlere girişebileceği konusunda da bazı endişeler bulunmaktadır.
- Bir tehdit vakasını bölgedeki yerel güvenlik güçlerine bildirmek, Hint Okyanusu ve Aden Körfezi’nde Somalili korsanlara karşı faaliyet gösteren deniz kuvvetlerine bildirmekten genellikle daha zordur. Bazı durumlarda kaptan veya CSO (güvenlik görevlisi) yerel güvenlik güçleriyle temasa geçmiş olsa bile, yerel güvenlik güçleri yardımcı olmakta isteksiz davranmakta veya yardım sağlayamayacak bir durumda olabilmektedir (örneğin, devriye gemilerinin menzilinin sınırlı olduğunu söylenmekte ya da devriye gemisi ya da uçak gibi araçları ‘kiralamak’ için ödeme yapılmasını istenmektedir).