Terk Edilmiş Gemi Vakalarında Artış Devam Ediyor
Deniz çalışanlarının en önemli sorunlarından birisi de terk edilme vakalarıdır. Her yıl binlerce gemi insanı parasız, kumanyasız, susuz kaderlerine terk edilmektedir. Asya, Afrika ve Doğu Avrupa’dan binlerce yoksul işçi düzenli bir maaş alma ümidiyle denize çıkıyor. Birçoğu, pervasız işletmecilerin elindeki elverişli bayrak taşıyan gemilerde çalıştırılıyor ve kısa zamanda sorunlarla karşılaşıyor.
Uluslararası kurallara göre, armatörlerin en az iki ay mürettebatın ücretlerini ödememesi, temel ihtiyaç malzemelerini sağlamaması ya da mürettebatla iletişimi kesmesi halinde mürettebat terk edilmiş sayılıyor. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, dünya genelinde her zamankinden daha fazla gemi, armatörleri tarafından terk ediliyor ve binlerce denizci ücret alamadan ya da ailelerinin yanına dönme imkânı bulamadan gemide mahsur kalıyor.
Associated Press’in BM verileri üzerinde yaptığı analize göre, vakalar son üç yılda iki katına çıkmış. 2024 yılında yaklaşık 230 gemide 3.000’den fazla denizci bu sorundan etkilenmiştir. Vakalar çoğunlukla geç bildirildiği için gerçek tablonun daha vahim olması da kuvvetli bir olasılıktır. Geçen yıl en çok vaka görülen ülkeler ise Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan oldu.
MLC’ye göre bayrak tescil kuruluşlarının denizcilerin ülkelerine geri gönderilmelerine yardımcı olmak ve yiyecek ve tıbbi bakım almalarını sağlamak için ilk müdahale ekipleri olarak hareket etmeleri beklenmektedir. MLC’de 90’dan fazla ülke tarafından imzalanan on yıllık bir değişiklik de bayrak devletlerinin kayıt altına aldıkları gemilere kefil olmalarını ve işlerin kötüye gitmesi halinde birkaç aylık ücretleri karşılayacak sigorta yaptırmalarını gerektiriyor. Bu konuyla ilgili olarak, son olarak MLC’de geçtiğimiz aralık ayında çeşitli değişiklikler yürürlüğe girdi.
Ne var ki, gemilerin genellikle paravan şirketler altında kayıtlı olduğu ve faaliyetleriyle ilgisi olmayan ülkelerin bayraklarını taşıdığı bir sektörde sorunu sadece uluslararası düzenlemelerle çözmek mümkün görünmüyor. Bütün yeni düzenleme ve yaptırımlara rağmen vaka sayılarındaki artış bunun açık bir kanıtıdır. Her türlü yasal düzenlemenin çalışanların lehine iyileştirilmesinin ötesinde, bunların uygulanabilmesi için de emek örgütlerinin güçlenmesine ihtiyaç vardır.